23 Mayıs 2013 Perşembe

Kendo


Kendo Nedir?


Kendo kelimesi Japonca’da “Kılıç Yolu” anlamına gelmektedir. Japonya’da olduğu kadar genel olarak Asya, Avrupa ve Amerika’da da en yoğun ilgi gören budo (savaş disiplinleri) dalıdır. Kökenleri samurai sınıfının esas silahı olan Japon kılıcı katana ‘nın kullanımına dayanmaktadır. Modern Kendo, yaklaşık üç asır önce shinai (bambu kılıç)’nin ve bogu (antrenman zırhı)’un Japon savaşçılarının çalışma aracı olmaya başlaması ve geleneksel kılıçla savaş sanatının bu sayede güvenli ve serbest çalışımıyla bugünkü şeklini almıştır.

16. Yüzyıl Feodal Japonya’sında tüm ülke çapındaki iç savaşlar sırasında kılıç teknikleri ölüm kalım pahasına öğrenilmekteydi. Samurai’lar kılıçlarını sanki kollarının doğal bir uzantısıymış gibi benimser, genelde tahta kılıçla çalışırlardı. Bu dönemin sonucunda kılıç kullanımındaki temel yollar ?kata? yani kendo‘nun esas formları olarak ortaya çıktı. Öğretilerinin tamamen kendine özgü olduğunu öne süren kılıç ustaları tarafından yaklaşık 600 kadar kılıç okulu kurulmuştur. Bunların birçoğu günümüze kadar gelememiştir.

Kılıç sanatının o zamanki temel amacı rakipleri en etkin şekilde öldürmekti. ?Bushi? savaşçılarına düşmanlarına gereksiz acı çektirmemeleri amacıyla anında öldürmek öğretilirdi; bu düşünce ?Bushido? yani Savasçının Yolu’na ait bir gelenekti.

?Kata? formları Kendo‘da temel olarak öğretilmeye devam edildiyse de kata ‘ların belli kombinasyonları kılıç savaşında gerçekleşebilecek olasılıkların hepsini karşılayacak yeterlilikte olmadığı için yeni arayışlar oldu. Tekniklerin özgürce çalışılma ihtiyacı shinai ve bogu’nun kullanımını doğurdu.

Bugün Kendocular öncelikli olarak shinai ve bogu ile, kata formlarını ise gerçek ya da tahta kılıçlarla çalışmaktadırlar. Tipik şekliyle modern Kendo, dojo adındaki çalışma mekanında, sensei (öğretmen), sempai ve kohai (kıdemli ve kıdemsiz öğrenciler) olan kenshi (kılıç kullanıcılar)’in düzenli ve hep birlikte karşılıklı çalışmalarını içerir. Kendo, fiziksel gücün olduğu kadar zihinsel ve ruhsal gücün de kullanımını ve gelişimini öngörür. Cesaret, hızlı ve sakin karar verme, ekip bilinci gibi yetenekleri, saygılı ve kibar olmak gibi belli davranış kalıplarıyla birlikte çalışanlarına yansıtır. Barındırdığı binlerce senelik geleneği ve kişisel gelişime dayalı olan kendine özgü amaçları, Kendo‘nun spor olmak ötesinde farklı bir öğreti olduğunu kanıtlamaktadır.

Bu özellikleriyle Kendo, 1911 senesinden beri Judo ile birlikte Japonya genelinde erkek öğrenciler için zorunlu ders haline getirilmiştir. Günümüzde yirmi milyona yakın çalışanıylaKendo Japonya’nın en popüler sanatlarından biri konumundadır. Uluslararası KendoFederasyonu’na 41 ülke üyedir; düzenledikleri Dünya Şampiyonası üç senede bir, Avrupa Şampiyonası ise iki senede bir yapılmaktadır.

Kendo Çalışmanın Amacı

Zihni ve Vücudu birleştirmek,
Dinç bir ruhu işlemek,
İnsan nezaketi ve onurunu saygın tutmak,
Diğerleriyle samimi olmak,
İnsanlar arasında barış ve refahın desteklemesini sağlayacaktır.

Kendo yaparken etrafınızdakileri gözlerinizle görmeyi,olaylara anında tepki vermeyi ve zihninizi kullanarak zaman geçirmeden karar vermeyi öğrenirsiniz. Bir Kendokarşılaşmasında rakibinizi gözlerinizle izlersiniz, hareketlerine hızla tepki verirsiniz ve zihninizde tasarladığınız üzere saldırıya geçmek için beliren fırsatları değerlendirirsiniz. Zihninizin gözü, zahitlerin Zen çalışmalarında olduğu gibi sadece zorlu ve uzun bir eğitim sonucunda açılır.

Kendo çalışmalarının önemli amaçlarından biri, bir Kendo karşılaşması sırasında ya da kişinin içinde bulunduğu herhangi bir durumda hiçbir zaman zihinsel olarak hazırlıksız yakalanmamasını sağlamaktır.

22 Mayıs 2013 Çarşamba

Hacamat Nedir


Hacamat nedir?

Hacamat (Arapça: حجامة, Hijamah, hajamat), deriden ufak ensizyonlardan vakum yolu ile kan alınmasıdır. Genellikle iki omuz arasından, sırttan, başın arka tarafından yahut vücudun herhangi bir yerinden bardak veya boynuzla alınır.
Peygamber Efendimiz'in sünneti 'hacamat'a itibarı iade ediliyor. Hastalıklarından kurtulamayanlar çareyi hacamat yaptırmakta buldu. Özellikle Batı'da bu tedavinin yapıldığı merkez sayısı her geçen gün artıyor. Peki hacamat nedir, hangi hastalıkları tedavi eder? Çağımız insanının en büyük sorunlarından biri hastalıklardan kurtulamaması...
Bu da insanları modern tıbbın dışında tedavi yöntemlerine sevk ediyor. Bunlar içinde en çok ilgi gören ve her geçen gün dünya tıp çevrelerince de tavsiye edilense 'kupa terapisi', İslam literatüründeki adıyla 'hacamat'. Öyle ki, temmuz ayında, NHI Doğal Sağlık Enstitüsü ve Sade Hayat derneğinin girişimleriyle İstanbul'da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın katılımıyla 'Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumu' bile düzenlendi.Kısacası; geçmişi insanlık tarihi kadar eski kupa terapisi (hacamat) tedavisinin itibarı iade ediliyor. Hacamat, Peygamber Efendimiz (sas)'in de uyguladığı, ümmetine de pek çok kez tavsiye ettiği bir tedavi yöntemi. Uzmanlara göre, iyileştirmediği bir hastalık yok. Peki nedir bu kupa terapisi (hacamat), nasıl yapılır, faydaları nedir?
Vücut yeniden doğmuş bebek gibi...
Kupa terapisi, yaş ve kuru olmak üzere ikiye ayrılıyor. Kuru olanı, ağrıyan bölgeye bardak/şişe çekme işlemine deniyor. O daha çok vücutta masaj etkisi yapıyor. Peygamber Efendimiz'in hadis-i şerifinde "Tedavi olduğunuz şeylerin en hayırlısı hacamattır." diye önemini vurguladığı vücuttan kan akıtılarak yapılan işlem 'yaş' olanı. Uygulama alanı daha fazla ve daha çok hastalığı tedavi ediyor.
Çünkü işlem vücutta sağlığı koruma amacıyla atık maddelerin biriktiği belli noktalardaki tıkanıklık, kılcal veya ince damarlardan kirli kanın akıtılmasını sağlıyor. Hastalıklara sebebiyet veren bu kanlar atılıyor ve vücut işlemini yeni doğmuş bir çocuğunki gibi yerine getiriyor.
Hipokrat kupa terapisini savunuyor
Tedavinin geçmişi de hayli eski... Bu noktada bilgiyi Uluslararası Kupa Terapisi Sempozyumunu düzenleyenlerden Sade Hayat Derneği Başkanı Faruk Günindi'den öğreniyoruz.Kupa terapisi 5 bin yıldır dünyanın pek çok yerinde uygulanan bir tedavi şekli. Modern tıbbın babası Hipokrat bile tedaviyi anlatmış. Tedavinin Müslümanlar içinse ayrı bir yeri var. Çünkü, insanlığa 5 vakit namazın hediye gönderildiği Miraç'ta, Peygamber Efendimiz'e melekler, kupa terapisini tavsiye ediyor. Efendimiz (sas) bu olayı hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Miraç'tan inerken hangi melek cemaatine rastlasam, 'Ey Muhammed! Ümmetine hacamat olmalarını emret' dediler."

15 Mayıs 2013 Çarşamba

Şatobiryan


Chateaubriand (Şatobiryan) nerede yenir?

Önceki Yazı << Sonraki Yazı >> 
 
Damak tadı sayfasında bu hafta adının asilliği ve lezzetiyle Şatobiryan bulunuyor. Usta aşçıların, et yemeklerinin en asili olarak gördüğü Şatobiryan Fransa mutfağının en lezzetli yemeklerindendir. Adını döneminin Fransa’daki Londra Büyükelçisi Kont François Renè Vicomte de Chateaubriand’dan almıştır ve ilk kez bearnaise sosunun yaratıcısı Montmireil tarafından Kont Chateaubriand adına hazırlanmıştır. Bu asil Fransız yemeği pahalı bir et olan dana bonfileden yapılıyor. Bu etin özelliği ise sinirsiz ve yumuşak olması, üzerinde tenya ve asalakların olmaması, mikroplardan uzak olmasıdır. Bonfilenin yanında tereyağı, mantar, domates ve baharat da kullanılan malzemeler arasında. Şatobiryan hazırlanırken öncelikle fileto vurularak yassılaştırılır. Lezzetine lezzet katması için tercihe göre fileto, tereyağıyla kaplanarak 24 saat süreyle buzdolabında marine edilir. Yassılaştırma işleminden sonra, tuz ve biberle harmanlanarak kızartılır. Yüksek bir sıcaklıkta 5-6 dk süreyle her iki tarafta pişirilip servis tabağına konur. Bu sırada domatesler fırında ya da ızgarada pişirilir, mantarlar tereyağında sote yapılarak domateslerin üzerine oturtulur. Domatesler, servis tabağına, Şatorbiryan etinin yanına konur. Garnitur olarak kızarmış patates ve bearnaise sosuyla beraber servis edilir. Özel akşamların asil yemeği Şatobiryan’ı Alanya’da ustalıkla hazırlayan mekanları sizler için gezdik.

***

  

Goldcity

Goldcity Turizm Kompleksi Şatobiryan’ı afiyetle yiyebileceğiniz adreslerden. Usta Aşçı Erdem Dırbalı tarafından hazırlanan Şatobiryan’ın ana malzemeleri 500 gr bonfile eti, patates, kabak, havuç, mantar, kiraz domates, sarımsak, soğan, taze kekik, demiglas sos, ayçiçeği yağı, tereyağı ve baharatlar. Bonfile eti ayçiçeği yağında taze kekik ve sarımsak ile tavada kızartılarak baharatları eklendikten sonra fırına atılıyor. Yaprak şekli verilen sebzeler suda haşlandıktan sonra tereyağında soteleniyor. Şatobiryan, istenilen kıvamda piştikten sonra sebzeler ve demiglas sos ile servise sunuluyor.

***

  

Memento

Şatobiryan yemeğini en iyi şekilde hazırlayıp sunan mekanlar arasında Memento Restoran da bulunuyor. Memento’da Şatobiryan, 400 gr bonfile eti, baharatlanmış fırın patates, çam fıstığı, kavrulmuş Fransız fasulyesi ve Memento mutfağına özel bearnaise sos ile hazırlanıyor. Timur turna tarafından minimum 2 kişilik hazırlanan Şatobiryan, müşteri isteğine göre az veya çok pişmiş olarak sunuluyor. Daha önceden hazırlanmış servis tabağına bonfileler yerleştirilerek Memento’da hazırlanan bearnaise sos eşliğinde servis ediliyor. Memento’da 2 kişilik Şatobiryan’ın ücreti 90 TL.

***

 

Barcelona

Alanya’da Şatobiryan yemeğinin doğru adreslerinden bir tanesi de Barcelona Restoran. Barcelona’da Şatobiryan masanızın hemen yanında flambede hazırlanıyor. Şatobiryan’ın servis tabağında kıtır ekmek, Amerikan patates ve haşlanmış sebze bulunuyor. Flambede şarapla birlikte kızartılan bonfile etleri servis tabağında bulunan kıtır ekmeklerin üzerine yerleştiriliyor. Şatobiryan’ın yanında bearnaise sos, paper sos ve sour sos veriliyor. 550-600 gr bonfile etiyle minimum 2 kişilik hazırlanan Şatobiryan’ın fiyatı 72 TL.

***

 

Han Tex-Mex

Meksika mutfağında oldukça iddialı olan Han Tex-Mex Şatobiryan’da da öne çıkıyor. Müşteri önünde falambede hazırlanan Şatobiryan’ın içinde 500 gr bonfile, mantar, soğan, biber çeşitleri ve değişik sebzeler bulunuyor. Şatobiryan’ın servis tabağında ise haşlanmış sebzeler, folyo patates, pilav ve kızarmış tost ekmeği yer alıyor. Az veya çok pişmiş bonfile dilimleri bu kızarmış tost ekmeğinin üzerine konuluyor. Kremalı mantar sos, bearnaise sos ve paper sos ile servise sunulun iki kişilik Şatorbiyan’ın fiyatı 55 TL.

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Şevketibostan


Şevketibostan

Diğer İsimleri : Akkız, Bostanotu, Mübarekdikeni, Şevketotu, Cnicus benedictus

Botanik Bilgi : Bileşikgiller familyasından; 50 cm’ye kadar boylanabilen bir yıllık otsu bir bitkidir. Bol tüylü iri yapraklarının kenarlarında da çok sayıda diken bulunur. Yaprakların alt yüzündeki damarları beyaz olur. Yaz boyunca açan sarı renkli bileşik çiçekleri vardır. Bitki bu çiçeklerin olgunlaşmasıyla meydana gelen silindir yapılı, bir ucu püskül gibi tüylü ve kahverengi tohumlarını dökerek çoğalır.Topraküstü kesimleri körpeyken kesilip toplanan bitki, iyice soyulup dikenlerinden arındılarak Ege ve Akdeniz bölgesindeki pazarlarda Şevketibostan ya da kısaca Şevketotu adlarıyla satılır. Sebze olarak pişirilip tüketilir.

Yetiştirildiği Yerler : Anayurdu bilinmeyen şevketibostan, ülkemizde Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki tarla kenarı, bahçe ve kırlarda yabani olarak yetişir.

Toplanması - Saklanması : Bitkinin yaprak ve çiçekli sürgünleri bitkinin çiçekli olduğu yaz boyunca toplanır. Gölgede özenle kurutulup parçalara bölünür. Tohumları da sonbaharda olgunlaştığında toplanır.

Bilinen Bileşimi : Şevketibostan, tadı acı olan sinisin adlı madde ile flavonid, uçucu yağ ve yapışkan bitki sıvılarını içerir.

Faydaları :

Sindirim ve safra salgılarını artırır.

Karın ağrılarıyla birlikte görülen sindirim güçlüğünü giderip rahatlama sağlar.

Kanamaları durdurur; hemoroit ve ishali iyileştirmekte etkili olur.

İştahı artırır.

İdrar söktürücüdür.

Yaraların temizleme ve iyileştirme özelliği vardır. ( hazırlanan çay pamuk yardımıyla yaralara sürülerek temizlenir. )

Kullanım Şekli : Bitkinin kurutulmuş çiçekli sürgün ve tohumlarından 1-2 tatlı kaşığı alınıp üzerine 1 bardak kaynar su dökülüp 10-15 dakika demlendirilerek bir çay elde edilir. Böylece hazırlanan çaydan günde üç kez birer bardak içilir.

10 Mayıs 2013 Cuma

Ölümsüzlük Mantarı


Ganoderma lucidum, Ling Zhi, Mannentake, İmmortality Mushroom (Ölümsüzlük Mantarı) olarak da bilinen Kırmızı Reishi mantarı geleneksel Çin ve Japon tıbbında kullanıldığı bilinen en eski mantar türüdür ve 2000 yılı aşkın süredir kullanılmaktadır. Doğada çok nadir olarak bulunabilen ve yapılan bilimsel çalışmalar sonunda belirlenen yararlı etkileri nedeni ile Batı dünyasında da kabul gören ve  kullanımı gittikçe artan bu mantarı artık Türkiye’de yetiştiriyoruz.

Kırmızı Reishi hakkında tüm dünyada birçok araştırma yapılıyor. Bu araştırmalara göre; Kırmızı Resihi Ekstrakt, hastalıklara karşı vücudun direncini arttırır.
  • Bağışıklık sistemini güçlendirici etkisi ile genetik, bulaşıcı ve yaşlanmaya bağlı gelişebilen birçok hastalığa karşı koruyucu özelliği vardır.
  • Kan dolaşımını düzenlemeye yardımcı olur. Böylelikle kalp krizi ve spazmı, damarlarda tıkanma, felç gibi risklerin önlenmesinde etkilidir.
  • Kanser riskine karşı koruyucu etkileri vardır. Kanser yönünden risk grubunda olan kişilerin (ailesinde kanser vakası olan, yoğun stres altında veya yoğun hava kirliliği ortamında çalışan, işi gereği radyasyon ve/veya kimyasallara maruz kalan) özellikle kullanması önerilir.
  • Vücutta biriken toksinlerden arınmayı kolaylaştırır.
  • Kandaki oksijen miktarının artmasına ve kan akışının düzenlenmesine yardımcı olur. Böylelikle cilde gelen oksijen ve besin miktarında yükselme ve cilt üzerinde iyileştirici etkiler gözlemlenebiliyor.
  • Sürekli kullanımda stres seviyesinde azalma ve uyku düzeninde düzelme görülür.
  • Hücre yenileyici özellikleri nedeniyle yaşlanmayı geciktirici (anti-aging) etki gösterir.

Bağışıklık sistemi, hastalıklara karşı koruma yapan, patojenleri ve tümör hücrelerini tanıyıp onları yok eden işleyişlerin toplamıdır.
Reishi Japoncada ölümsüzlük anlamına geliyor. Hastalıklardan uzak, sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmek ve her yaşta genç kalabilmek için Kırmızı Reishi mantarını siz de koruyucu olarak kullanabilirsiniz.

Bilimsel araştırmalar, Kırmızı Reishi kullanımının:
  • Günlük yaşamı sağlıklı sürdürmek,
  • Vücudumuzun doğal savunma mekanizmasını güçlendirerek olumsuz etkilere karşı korumak,
  • Yaşın ilerlemesi sonucu oluşan problemlerin önüne geçmek,
  • Bağışıklık, sinir, dolaşım, solunum, boşaltım, kas ve kemik sistemlerini güçlendirmek,
  • Yüksek tansiyon, kolesterol, diabet, bronşit, prostat gibi problemlerle baş etmek,
  • Kanser, karaciğer bozuklukları, hepatit, HIV/AIDS gibi hastalıklardan korunmak ve bu hastalıklarla savaşmak,
konularındaki faydalarını kanıtlıyor.

Kırmızı reishi mantarını öne çıkaran ve özel kılan ,  yapılan  bilimsel çalışmalar sonucunda belirlenen etkileri ve bu etkileri nedeni ile sağlık bakımından önemidir.

Reishi mantarı kullanımında çeşitli kimyasal yollarla kapsül (hap) haline getirilmiş formu  yerine, Reishi mantarını doğal ve katkısız haliyle Reishi Çayı ya da katkısız Reishi Ekstrakt olarak tercih etmelisiniz.

Reishi mantarının yan etkileri yoktur. Bazı hassas bünyelerde ilk kullanımda 1-2 gün sürebilen hafif mide blantısı, baş dönmesi,eklem ağrısı ve deri döküntüsü gibi semptomlar görülebilir.
Reishi (Ganoderma lucidum) mantarı toksik değildir, vücutta birikim yapmaz, 10 yaşın üstündeki çocuklar ve yetişkinler Reishi mantarını kullanılabilir ancak belli özellikleri nedeni ile bazı  durumlarda kullanılması önerilmez.

2008 yılından beri İstanbul’da devam etmekte olan Reishi mantarı üretimimizi, 2012 yılı itibariyle İzmir – Menemen’de kurmuş olduğumuz Türkiye’nin en modern mantar araştırma ve üretim tesisinde sürdürmekteyiz.
Erkel KırmızıReishi- Dilimlenmiş Reishi Mantarı ve erkel KırmızıReishi- Ekstrakt üretimlerimiz, Türk Gıda Kodeksine uygun olarak, TR-35-K-005321 Kayıt No.lu işletmemizde devam etmektedir.